13 Mayıs 2021 Perşembe

Beyin Sağlığımız İçin Tüketilmesi Gereken Besinler

İbrahim Saraçoğlu videoda anlatıyor.Beyin sağlığı için tüketmemiz gereken besinler.

7 Ocak 2014 Salı

Hanımlar dekolte bölgesi kırşmasın diye ne yapmalı.


Kadınlar geniş dekolteler giymeye bayılırlar. Belli bir yaştan sonra bacaklarını, kollarını beğenmeyip sakınsalar bile, dekoltelerden hoşlanmaya devam ederler.

İşin aslına bakacak olursak, boyunlarımız genelde çok çabuk kırışır. Hatta yüzümüzden önce bize ihanet eder. Boyun derisi yüz derisinden daha ince ve daha hassastır. Güneşten inanılmaz derecede etkilenir. Öte yandan yüzümüze oranla çok daha fazla baskı altındadır. Gün boyunca kıvrılır, katlanır, şekilden şekile girer. Gece uyurken bile aynı baskı devam eder…

Dik duruş önemli
Gün boyunca başımızı eğeriz. Her türlü işi yaparken, okurken, yazarken, düşünürken, bilgisayar başında boynumuz daima öne doğru eğilir. Sonunda kat kat kırışır, yatkın olanlarda gıdılar büyür. Masa başında, saatlerce başımız öne eğik olarak çalışmak hem kırışıklık, hem de kireçlenme açısından sakıncalıdır. Siz en iyisi başınızı daima dik tutun. Bunu sağlamak için sırt ve omuzlarınızı da dik tutmanız gerekir ki, bu bütün duruşunuzu ve vücut dilinizi olumlu yönde etkiler.

Yatış şekli
Yüksek yastıklar yüzümüzün ve boynumuzun kırışmasına hatırı sayılır katkıda bulunurlar. Size tavsiyem, yastıksız ve sırtüstü yatmanız. Uykuda durmadan sağa sola dönerseniz cildinizde yastık izleri kalır. Bu izler zaman içinde yer edip kırışıklık haline gelirler. Saten bir yastık kullanırsanız izler azalır ama yine de zamanla basınçtan oluşan çizgiler oluşabilir. Vücudunuzun şeklini alan visco yastıklar hem yüzünüzü hem boynunuzu katlanmaktan korur. Sırtüstü uyumak için, seyahatlerde kullanılan ve boyuna takılan şişme yastıkları da kullanabilirsiniz. En azından bir havluyu kıvırarak boynunuzun altına koyabilirsiniz. Bu önlemler hem sağa sola dönmenizi azaltır, hem omurganızı dinlendirir hem de boyun, dekolte ve yüzünüzde kat yerleri oluşmasını önler.

Güneş önce boyun ve dekolteyi hedef alır
Boyun ve dekoltemiz güneşte en kolay kuruyan, lekelenen ve kırışan bölgemizdir. Güneş ve aşırı solaryum etkisini ilk önce boyunda gösterir. Boyun derisi kısa sürede kalınlaşır, kabalaşır ve kırışır. İşin garip tarafı yüzümüze kat kat kremler süreriz ama birçoğumuz boyun ve özellikle dekoltemizi bu bakımdan mahrum ederiz. Oysa güneşten koruma, yüz temizleme ve nemlendirme adına yaptığımız her şeye hatta peelingler ve maskelere boyun ve üst dekoltemizin de ihtiyacı vardır.

Geçen hafta değinmiştim, araba kullanırken boynumuz, dekoltemiz savunmasız bir halde güneşe maruz kalır. Üstelik eşitsiz bir şekilde tek taraflı yanar.

Parfümler ve dekolte bölgesi
Parfüm şişesini elimize aldığımızda ilk yaptığımız hemen boyun kenarlarına ve göğsümüze sıkmaktır. Oysa parfümler güneşe karşı hassasiyetimizi ciddi ölçüde arttırırlar. Özellikle yaz aylarında, boyun bölgesine parfüm sürmeyin. Boyun ve göğüsteki lekelerin çoğu parfümlerin eseridir. Geceleri parfüm sürdüğünüzde sabah duş almadan güneşe çıkmayın.

İnce uzun boyunlar daha şanslı
Boynumuzun doğal şekli kırışıklığın oluşumunda çok etkilidir. Kalın ve kısa boyunlarda (Akdeniz tipi) çocukluktan itibaren, hafif yatay çizgiler oluşmaya başlar. Bu çizgiler giderek derinleşir. Hele çene küçükse boyunda şekil bozulmaları ve gıdı daha fazla dikkat çeker. İstenirse çene dolgu veya protezle büyütülüp kamufle edilebilir. Yuvarlak yüzlerin boynu genellikle kısadır. İnce, uzun boyunlar hareketten daha az etkilendikleri için daha geç kırışırlar ve bütün tedavilere daha iyi yanıt verirler.

Boyun gençleştirme
Boynumuzu gençleştirip güzelleştirmenin birçok yöntemi var. Ama her şeyden önce günlük bakım, yatış şekli ve güneşten koruma gelir. İhtiyaca göre birçok yöntemden yararlanılabilir. Estetik cerrahi, Botox, Dolgu teknikleri, Işık tedavisi (Foto IPL), Mikro dermabrazyon, Karbossi terapi, Peeling çeşitleri gibi. Öte yandan masaj boyun için çok yararlıdır ve mevsimi olmayan etkili bir tedavidir. Masaja cilt hafifçe pembeleşinceye kadar devam edilmelidir. Sonra da maske veya kompres ile cildi dinlendirmeye geçebiliriz.



SÖZCÜ

Grip hastalığına iyi gelen bitki çayları faydaları


Çok sayıda insanı yataklara düşürüp ateş ve halsizliğe neden olan H3N2 virüsü mevsimsel grip hastalığı olarak biliniyor. Virüs, girdiği vücudu mikroplara karşı savunmasız halde bırakıyor.

Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, antibiyotik kullanmadan H3N2 virüsünü yenmek için adaçayı, ıhlamur, zencefil, karabiber ve karanfil çaylarının tüketilmesinin yararlı olacağını belirtiyor. İştebu beş bitkinin yararlı özellikleri:

Ihlamur

Grip denilince ilk olarak aklımıza gelen bitkilerden biri ıhlamurdur. Yapılan çalışmalarda ıhlamur içerisindeki bileşenlerden bazılarının (flavonoit) iltihap giderici ve ağrı kesici etki gösterirken, bazı bileşenlerin (müsilaj) de boğazı yumuşatması neticesi boğazda tahrişi önlediği ve bu suretle soğuk algınlığı şikayetlerinin hafifletilmesinde tedaviye yardımcı olduğu görüldü.

Adaçayı

Ağız ve boğaz iltihaplarında etkili olduğu bilinen bir başka bitki ise adaçayıdır. Özellikle bitkinin içerdiği uçucu bileşenlerin ağız ve boğaz iltihaplarında (farenjit, jinjivit gibi) yararlı olduğu biliniyor. Dolayısıyla çay şeklinde (kesinlikle kaynatılmadan) adaçayı ile hazırlanan gargaranın bu amaçla kullanılması öneriliyor.

Zencefil

Soğuk algınlığı ve gribin önlenmesi ve tedavisinde yararlı olacak bu iki bitkinin yanı sıra zencefil rizomlarının yararları, beklenen etkinin desteklenmesi bakımından önemlidir. Bilimsel çalışmalar zencefil içerisindeki bazı bileşenlerin (gingerol, şogaol) kuvvetli iltihap giderici etkisi bulunduğunu ortaya koyuyor.

Karanfil

İçerisinde bulunan uçucu özellikteki öjenol, ağız ve boğaz mukozası yangılarında yangı giderici; bakteri, mikromantar veya virüslerin yol açtığı ağız ve boğaz enfeksiyonlarında antiseptik olarak ve ağrı hissini hafifletici etkisi söz konusudur. Bu nedenle, özellikle öjenol taşıyan Seylan tarçını kabuğu ile birlikte mikroorganizmalar üzerinde etkisi nedeniyle soğuk algınlığında çay olarak içilmesi ya da yoğun derişimli çayının (%5-10) gargara olarak uygulanması yararlıdır. Yapılan bilimsel çalışmalarda uçucu yağının antibiyotiklerin etkinliğini artırdığı gösterildi.

Karabiber

Top ve toz formlarındaki karabiber meyveleri ile hazırlanan çayın gargara şeklinde boğaz enfeksiyonlarında yararlı olduğu biliniyor. Bilhassa boğazda soğuk algınlığı belirtilerinin ilk hissedildiği süreçte uygulanması durumunda daha etkili olabilir. Ayrıca yürütülen çalışmalarda bağışıklık sistemini düzenleyici, yangıyı ve spazmları giderici, kanserleşmeyi önleyici etkileri bildiriliyor. Karabiber meyvesinin bileşenlerinden biri olan piperinin biyolojik etkileri son yıllarda dikkat çekiyor.

3 Ocak 2014 Cuma

Bayanlar dik ve diri gögüslere sahip olmak için ne yapmalı.



Kadınlığın sembolü olan göğüslerin yıllar geçse de dik ve diri olmasını kim istemez ki?

Estetik operasyona gerek duymadan göğüslerinizin her zaman dik ve diri olmasını istiyorsanız bu küçük püf noktaları uygulamanız yeterli!

İşte dik göğüsler için yapmanız gerekenler;

-Rutin sporunuzu aksatmayın ve spor yaparken de mutlaka sütyen kullanın.

-Göğüs dikleştirici hareketler yapın ve buna uygun aletlerle çalışın.

-Duştan sonra göğüslerinize soğuk suyla şok uygulayın. Bu, göğüslerinizin daha dik olmasını sağlayacaktır.

-Diyet yapıyorsanız, zayıflayınca göğüslerin de küçüldüğünü göz ardı etmeyin. Bu süreçte bakım kürleri uygulayın.

-Her banyodan sonra özel göğüs toniklerinden kullanın.

-Özellikle gelişme çağında ve hamilelikte oluşan çatlakları önlemek için mutlaka elastikiyet artırıcı kremler kullanın.

-Yazın üstsüz güneşlenmeyin. Güneşin zararlı ışınları göğüslerinizin sarkmasına yol açacaktır.

-Güneş kremi sürerken mutlaka bikininizin kapattığı göğüs bölgelerinize de sürün.



Kaynak : Dik ve Diri Göğüslere Sahip Olun | Pegarose.com
Follow us: @pegarose on Twitter | pegarose on Facebook

1 Kasım 2013 Cuma

Bir bardak üzüm suyu kalbi güçlendirir.

Uzmanlara göre bitkisel süt olarak tanımlanan üzüm suyu, kan yapıcı ve antioksidan özelliğinin yanı sıra vücudun kalp ve damar hastalıklarından korunmasına da yardımcı oluyor.

Üzüm ve üzüm suyunun kan yapıcı ve antioksidan özelliklerinin yanı sıra uzmanlar, vitamin ve mineral bakımından oldukça zengin olan üzüm suyunun kalp hastalıklarına karşı kalkan etkisi oluşturduğunu belirtiyor. A, B ve C vitaminleri, potasyum ve demir açısından oldukça zengin olan üzüm suyu, vücudun hastalıklara karşı direncini artırıyor. Bu özelliğinin yanı sıra kanda oksijen taşıyan hemoglobin hücrelerinin oluşumunda gerekli olan demir ve potasyum zenginliğine sahip üzüm suyunun kalp sağlığını koruduğunu ifade eden Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, üzüm suyunun kan sulandırıcı özelliği ile de kalp krizi riskini azalttığını söyledi.

Üzüm suyunun faydalarından bir diğeri de içinde bulunan doğal şekerin çabuk çözünerek vücuda enerji vermesi olduğunu söyleyen İnanç, "içeriğinde bulunan maddeler sayesinde kanı sulandırıyor, yüksek tansiyona, kalp hastalıklarına, varise ve emboliye kadar birçok hastalığa karşı koruma sağlıyor. Özellikle kan pıhtılaşması ve damar hastalıkları konusunda sıkıntı yaşayan hastalara günde en az bir bardak üzüm suyu içmesini öneriyoruz" dedi.

Mandalina'nın şaşırtıcı faydaları.

Mandalina kalbinize çok iyi bakıyor
Kanı temizler
Kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur.
Kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşürmeye yardımcı olur.
Damar sertliği ve felçte faydalıdır.
Sinirleri yatıştırır
Akşam yemeğinden sonra yenecek bir-iki mandalina uykusuzluk çekenlere faydalıdır.

27 Ocak 2013 Pazar

Pek çok kadının derdi meme ağrısına çözümler


Kadınlarda meme ağrısı, memeyle ilgili en sık görülen şikâyetlerden birisidir. Ağrı bir veya iki memede farklı derecelerde olabilir. Memede ağrı şikayetiyle hekime başvuran hastaların en büyük korkusu kanser olma ihtimalleridir.

 Gerçekte, meme ağrısıyla kanser arasında direkt bir ilişki yoktur. Meme kanserinin birçok bulgusu yanında, memede ağrı olanı çok azdır. Memede ağrının nedeni, memenin kendisinden kaynaklanan patolojiler olduğu gibi meme çevresindeki kas, eklem ve kemiklerde oluşan hastalıklar da olabilir. Meme ağrısı ve meme hassasiyeti ne zaman kanseri düşündürür? Bir çok kanser kitlesi büyüyene dek ağrısızdır. Ancak meme ağrısının sadece tek bir yerde olması ve sebat etmesi kitlenin boyutuna bakılmaksızın meme kanseri şüphesini arttırmaktadır.

Meme ağrısı Tanı ve Tedavisinde neler yapılır?
Ağrı, meme kanserinin ender görülen bir belirtisi olmasına karşın yapılan tıbbi değerlendirmeyle meme kanseri olmadığı belirlendikten sonra tedaviye başlanır. Bu amaçla; önce bir Genel Cerrah tarafından meme muayenesi gerekir. 40 yaş altı kadınlarda meme ultrasonu ve 40 yaş üzerinde mamografi ve meme ultrasonu yapılır. Risk faktörü olan (özellikle ailesinde meme kanseri hikayesi bulunan) kadınlarda veya hekim tarafından gerekli görülen durumlarda mamografi 35 yaştan sonra yapılabilir.

Ro2.biz