Yumurtalık aknseri jinekolojik kanserler içinde en çok korkulan kanserdir. Çünkü hastalık ileri evreler ulaşmadan herhangi bir belirti vermemektedir. Düzenli jinekolojik muayene dışında yumurtalık kanserinin erken tanısında kullanılacak bir yöntem henüz bulunamamıştır. Jinekolojik kanserlerin %25 oluşturur ve 50-60 yaşları arasında daha sıklıkla görülür. Gebe kalmamış ve doğum yapmamış kişilerde görülme sıklığı daha fazladır. Bazı ailelerde ise genetik yatkınlık vardır.
Kanserin bulguları ileri evrede ortaya çıkmaktadır ve hastayı hekime getiren şikayet karın ağrısı ve karın şişliğidir. Bu aşamada tümör 12-15 cm boyunda ve karında sıvı birikimi vardır. Tümörün cevre organlara yaptığı baskı nedeni ile idrar yollarına ve mide-bağırsak sistemine bağlı yakınmalar ortaya çıkar. Bunlar, sık idrara gitme, kabızlık, isal, bulantı, kusma ve iştahsızlık gibi şikayetlerdir. Küçük bir grup hasta ise hekime adet düzensizliği ve anormal kanama şikayeti ile başvurmaktadır. Bunun nedeni ise genelde hormon salgılayan tümörlerdir. Tanıda jinekolojik muayene, laparoskopi (karın içi organların görülerek incelenmesine imkan veren tanı ve tedavi amaçlı yapılan bir girişim), ultrason, doppler ultrason, tomografi, manyetik rezonans gibi görüntüleme yöntemleri ve kandaki tümör belirteçlerinden faydalanılır.
Tedavide cerrahi girişim en etkin tedavi yöntemidir. Cerrahi girişim aynı zamanda hastalığın yaygınlık derecesinin saptanmasını ve sonraki tedavi yaklaşımını belirlemekte yardımcı olur. İlerlemiş evrelerde cerrahi tedaviye radyoterapi ve kemoterapide eklenir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder