ALERJİ İÇİN
1- Şahtere otu kaynatılıp sabah akşam l'er su bardağı içilir. Bu reaksiyon gösteren organı sakinleştirir.
2- Acı yonga ve Ravend çini birer çorba kaşığı karıştırılıp kaynatılır. Sabah akşam birer bardak içilir.
3- Kaşınan bölgeye oğul otunu haşlayıp ezerek koyun. Kaşıntı geçecektir.
8 Mart 2009 Pazar
Hastalıklar için bitkisel çözüm önerileri : Ağrılar için bitkisel tedavi
AĞRILAR İÇİN
1- Zeytinyağıyla portakal kabukları 15 gün güneşte bir şişe içinde bekletilir. Bu hafif sarımtrak yağla ağrıyan yer ovulur.
2- Tuzsuz tereyağı (iki çorba kaşığı) içine bir çay kaşığı karabiber ve iki diş sarımsak atılır. 2 bardak su ilavesiyle kaynatılır. Su üstüne çıkan yağla ağrıyan vücut bölgesi ovuşturulur.
3- "Susam yağı. günlük yağı. Udi hindi yağı. defne yağı ve sedef çiçeği yağı" hepsinden aynı ölçekte alınıp karıştırılır. Ağrıyan bölge ısıtılmış bir bezle iyice sıcaklaştırıldıktan sonra bu karışımla kuvvetlice masaj yapılır.
4- Ağrı. ishal ağrısıysa veya göz ağrısıysa zencefil ve havlıcan kaynatılıp biraz şeker katılarak içilir. Papatya çayı da ağrıyı sakinleştirecektir.
5- Gaz ağrısı için dereotu tohumlarım kaynatıp suyunu için. Bebeklere 1-2 çay kaşığı verilebilir.
ALERJİ İÇİN
1- Şahtere otu kaynatılıp sabah akşam l'er su bardağı içilir. Bu reaksiyon gösteren organı sakinleştirir.
2- Acı yonga ve Ravend çini birer çorba kaşığı karıştırılıp kaynatılır. Sabah akşam birer bardak içilir.
3- Kaşınan bölgeye oğul otunu haşlayıp ezerek koyun. Kaşıntı geçecektir.
1- Zeytinyağıyla portakal kabukları 15 gün güneşte bir şişe içinde bekletilir. Bu hafif sarımtrak yağla ağrıyan yer ovulur.
2- Tuzsuz tereyağı (iki çorba kaşığı) içine bir çay kaşığı karabiber ve iki diş sarımsak atılır. 2 bardak su ilavesiyle kaynatılır. Su üstüne çıkan yağla ağrıyan vücut bölgesi ovuşturulur.
3- "Susam yağı. günlük yağı. Udi hindi yağı. defne yağı ve sedef çiçeği yağı" hepsinden aynı ölçekte alınıp karıştırılır. Ağrıyan bölge ısıtılmış bir bezle iyice sıcaklaştırıldıktan sonra bu karışımla kuvvetlice masaj yapılır.
4- Ağrı. ishal ağrısıysa veya göz ağrısıysa zencefil ve havlıcan kaynatılıp biraz şeker katılarak içilir. Papatya çayı da ağrıyı sakinleştirecektir.
5- Gaz ağrısı için dereotu tohumlarım kaynatıp suyunu için. Bebeklere 1-2 çay kaşığı verilebilir.
ALERJİ İÇİN
1- Şahtere otu kaynatılıp sabah akşam l'er su bardağı içilir. Bu reaksiyon gösteren organı sakinleştirir.
2- Acı yonga ve Ravend çini birer çorba kaşığı karıştırılıp kaynatılır. Sabah akşam birer bardak içilir.
3- Kaşınan bölgeye oğul otunu haşlayıp ezerek koyun. Kaşıntı geçecektir.
Hastalıklar için bitkisel çözüm önerileri AĞIZ KOKULARI
AĞIZ KOKULARI
1- Mideden kaynaklanan bir kokuysa bal ve rendelenmiş hindistan cevizi macun yapılıp yutulur. Bu mide kaynaklı kokuyu durduracaktır.
2- Aşağıdaki malzeme her birinden 1'er çorba kaşığı ölçekle karıştırılıp gül suyuyla sıvılaştırılıp haplar yapılır. Her gün yutulur. Hindistancevizi rendesi. tarçın. turunç kabuğu. öd ağacı tozu. tarçın. kakule. ve bir çimdik miski.
1- Mideden kaynaklanan bir kokuysa bal ve rendelenmiş hindistan cevizi macun yapılıp yutulur. Bu mide kaynaklı kokuyu durduracaktır.
2- Aşağıdaki malzeme her birinden 1'er çorba kaşığı ölçekle karıştırılıp gül suyuyla sıvılaştırılıp haplar yapılır. Her gün yutulur. Hindistancevizi rendesi. tarçın. turunç kabuğu. öd ağacı tozu. tarçın. kakule. ve bir çimdik miski.
Hastalıklar için bitkisel çözüm önerileri AĞIZ YARALARI
AĞIZ YARALARI
1- Sirkeyle gargara yapabileceğiniz gibi. her birinden 1'er çorba kaşığı atıp kaynatacağınız böğürtlen yaprağı. hünnap. mercimek. sinirli yaprağı ılıkken gargara yapın.
2- Kuru üzüm. anason ve balı aynı ölçüde karıştırıp ezin ağız yaralanın üzerine surun.
3- Kuru üzüm suyu. baldıran suyu. kitre suyu. gül suyu aynı oranda konur. bol gargara yapılır. Ağızda tutulur.
4- Bol kekik çiğneyin. Sirke ve susam yağı karışımıyla ağızda gargara yapın.
5- Çocuk çiviti de ağız yaralarına iyi gelir.
1- Sirkeyle gargara yapabileceğiniz gibi. her birinden 1'er çorba kaşığı atıp kaynatacağınız böğürtlen yaprağı. hünnap. mercimek. sinirli yaprağı ılıkken gargara yapın.
2- Kuru üzüm. anason ve balı aynı ölçüde karıştırıp ezin ağız yaralanın üzerine surun.
3- Kuru üzüm suyu. baldıran suyu. kitre suyu. gül suyu aynı oranda konur. bol gargara yapılır. Ağızda tutulur.
4- Bol kekik çiğneyin. Sirke ve susam yağı karışımıyla ağızda gargara yapın.
5- Çocuk çiviti de ağız yaralarına iyi gelir.
ibrahim saraçoğlu sedef hastalığı için lavanta kürü
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu 'nun açıkladığı karaciğer yetmezliği-vitiligo için lavanta kürü sedef hastalığının giderilmesi için de yardımcı bir kür olarak uygulanabilir.
İbrahim Saraçoğlu Sedef hastalığı için üzüm çekirdeği kürü
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Sedef hastalığına karşı doğal destek olarak çekirdekli siyah kuru üzüm yemeyi tavsiye ediyor.
Sedef hastalığına karşı : 15-20 yane çekirdekli siyah kuru üzümü, havanda ezdikten sonra yiyin. Eğer şeker hastası iseniz üzümün çekirdeklerini çıkararak, sadece çekirdeklerini ezerek yiyin. Kullanılan siyah üzüm taze olmalıdır. Üzümün taze olduğu çekirdeklerinin buruk tadından anlaşılabilir.
romatizma ve yaralara ökse otunun faydaları
Ökseotu (Viscum album L.), değişik yörelerde, çekem, purç, gökçe, gevele, güvelek ve gövelek adları ile bilinir. Saçak köklerinin yardımı ile yapraklı ağaçlarda (elma, armut, söğüt, kavak), çam ve köknar gibi yumuşak odunlu ağaçlarda asalak (parazit) olarak yaşar. Kendini barındıran ağacın yüksek dallarının üzerinde yuvarlak bir top şeklinde yetişir.
Sürekli yeşil olan yaprakları deriyi andırmaktadır ve sarımsı yeşil renklidirdir. Kışın yapraklarını dökmez. Meyveleri bezelye ya da nohut büyüklüğünde, parlak, beyaz renkte ve cama benzer, içi kaygan ve yapışkandır. Bu beyaz yapışkan madde insanlar için zehirlidir.
Ökseotununi yaprakları ve sapları hiç bir şekilde zehirli değildir, ancak meyveleri, ağız yolu ile kullanılırsa zehirlidir!
Ökseotu, salgı sistemini en iyi şekilde etkileyebilir. Bu nedenle yetkin bir metabolizma etkileyici bitki olma özelliğine de sahiptir. Hormon dengesinin bozuk olduğu durumlarda ökseotu çok başarılıdır.
Hormon dengesinin bozuk olduğu durumlarda, günde en azından 2 bardak çay, sabah ve akşam 1 er bardak olmak üzere içilebilir. Atardamar sertliği için ökseotu oldukça etkili olabilmektedir.
Kalp krizi riskine karşı da önerilen bir şifalı bitkilerdendir ve önceden, aksatmadan ökseotu çayı içildiği zaman, bu tür bir sorunla hiç bir zaman karşılaşılmayabilir.
Eğer bir kalp krizi geçirilmişse, 6 hafta boyunca günde 3 bardak, 3 hafta boyunca günde 2 bardak ve 2 hafta boyunca günde 1 bardak ökseotu çayı içilebilir. Ancak bu kürün uygulanışı, ilk bardak kahvaltıdan önce ve sonra, ikinci bardak öğle yemeğinden önce ve sonra, olmak üzere, hep yarım bardak olarak içilmelidir.
ökseotu çayı, kan durdurucu olarak da kullanılmaktadır. Soğuk olarak buruna çekildiği zaman, burun kanamasını durdurur.
ökseotunun içeriğinde bünye düzenini normalleştiren maddeler bulunduğundan, yüksek tansiyon aşağı çekilirken, alçak tansiyon da yükseltiliyor. Böylece, rahatsız olan kalp rahatlar ve görevini rahatça yapabilecek bir ortam oluşur.
Kanın kafaya basıncı, kulakların uğuldaması ve görme bozuklukları biçiminde kendini gösteren anormal kan basıncı (yüksek tansiyon) halleri de düzene girebilir.
Kişinin pek çok görevi üstlenmek zorunda olduğu günümüzün hızlı yaşam koşullarında, insanların bu tür yardımcılara gerçekten ihtiyacı var.
Günde 2–3 bardak ökseotu çayını yudumlayarak içtiğiniz zaman, sizin kalbiniz ve kan dolaşımınız da normale dönecek ve çalışma gücünüzü tam anlamı ile kazanabileceksiniz.
Ne olursa olsun, yılda bir kez 6 hafta süreli bir ökseotu çayı kürü uygulanmalıdır. Kan dolaşımı ve tansiyon, bu 6 hafta içinde normale dönecektir. Bu durumun değişmemesini sağlamak için, yıl boyunca, bir bardak ökseotu çayı sabahları içilmelidir.
Kadınlar da ökseotu çayı içmelidirler! Normale dönen tansiyon sayesinde, dölyatağı (rahim) ve adet görme düzensizlikleri önlenmiş olur. Özellikle aşırı olan adet kanamaları ve loğusalık kanamaları böylece kontrol altına alınmış olur.
Menopoz döneminde, kalp çarpıntısı ve düzensizlikleri, duygu coşkunlukları, korku ve soluk alma zorluklarına karşı, birkaç ay boyunca bitki çayı içilmelidir. Böylece tüm bu rahatsızlıklar ve düzensizlikler sona erecek ve kişi, menopoz döneminde olduğunu duyumsamayacaktır bile.
Taze ökseotu özsuyu, kadının kısırlığına da yardımcı olabilir. Taze Ökseotu sap ve yaprakları güzelce yıkanarak, ince kıyılır ve nemli durumda iken mikserde suyu sıkılır. Bu özsudan 25 damla, biraz suyun içinde, kahvaltıdan yarım saat önce ve yatmadan önce alınır.
Son zamanlarda, ökseotu, kanserden koruyucu ve kansere karşı etkili ilaçlarda kullanılmaya başlandı. Deneyimler, şifalı bitkilerin her zaman nasıl temizleyici ve hastalıkları iyileştirici özelliklere sahip olduklarını kanıtlıyor.
Ökseotu meyvelerinin yakı sakızı ile ezilmesi sonucu elde edilen karışım, Gaziantep, Urfa ve Van yöresinde yakı halinde romatizma ağrılarının giderilmesinde kullanılmaktadır. Ayrıca ezilmiş meyveler çıban üzerine konarak; çıbanın açılması ve cerahatin dışarı çıkması sağlanır.
Önemli uyarı: Ökseotunun meyveleri insanlar için zehirlidir ve kesinlikle içten (dâhilen) kullanılmamalıdır.
Ökseotu çayı hazırlamak: Ökseotu çayı yalnızca soğuk suda hazırlanır! İnce kıyılmış yarım tatlı kaşığı bitki (yaprak ve sap), orta boy bir su bardağı dolusu soğuk suda gece boyunca bekletilir, sabahleyin hafifçe ısıtılır ve süzülür.
Ökseotu çayı gün boyuna yayılarak yemeklerden önce ve yemek aralarında yudumlanarak yavaş yavaş içilir. Eğer gün boyunca fazlaca içilmesi gerekiyorsa, hazırlanan çay bir termosta saklanabilir.
Hamilelikte alınan kiloları nasıl verebilirsiniz?
Bir çok kadın hamilelik süreci içinde ne kadar dikkat ederse etsin fazladan bir kaç kilo alır. Bazı istisnalar olsa da sonuç genellikle değişmez, her hamilelik anneye bir kaç kiloluk bir anı bırakır.
Bu durumun abartılı olması da mümkün. Hamileliğinin sonunda aldığı kilolar 30’u geçenler bile oluyor.
İşin kötü yanı hamilelikte alınan bu kilolar kolay kolay verilemiyor. Bu durumun bedensel, ruhsal, hatta sağlık sorunları ile ilişkili sebepleri var…
Hipotiroidiye Dikkat!
Bunlardan biri (belki de birincisi) tiroid yetmezliği, yani hipotiroididir. Hamilelik ve sonrasında tiroid bezi iltihaplarına yakalanma sıklığı artıyor.
Diğer taraftan hamilelik ve sonrasında karşılaşılan tiroiditler çoğu zaman ağrı, yutma güçlüğü, ateş, vs gibi belirtilere de yol açmıyor.
Bu sebeple de zaten tıp literatüründe “sessiz tiroidit” adıyla tanımlanıyor. Hamilelik sürecinde tiroidit sorununun sıklaşmasının birden çok sebebi var.
Bunların en başında da hamileliğin yaptığı bedensel ve ruhsal fırtınalar geliyor. Hamilelik kadın vücudunda çok önemli metabolik, ruhsal, hormonal ve bağışıksal değişikliklere yol açıyor.
Kadınlarda zaten hassas olan bağışıklık sistemi eğer bu fırtınalara direnemezse “otoimmün tiroidit” olarak bilinen tiroid bezi zararlanmaları ortaya çıkıyor. Bu zararlanmalar tiroid bezinin hormon üretimini aksattığından yavaş seyreden, sinsi, sessiz ve derinden giden, bu nedenle de gözden kolayca kaçan tiroiditlerle hamilelik ve doğum sonrası dönemde daha sık karşılaşılıyor.
İşte bu nedenle doğum sonrası kilolarını vermekte zorlanan hamilelerde tiroid fonksiyonlarını dikkatle araştırmak gerekiyor.
Depresyon Ve Diyabet De Önemli
Hamilelik sonrasında bazı kadınların yaşadığı depresyon sorunu da kilo almanın bir başka nedeni olarak gösteriliyor. Hamilelik sonrası depresyon bazen hipotiroidi ile birlikte de olabiliyor.
Ayrıca gizli diyabeti olan annelerde hamilelik diyabeti ortaya çıkabiliyor. Bu durumda da kilo dengesini korumak problem haline gelebiliyor.
Ve Diğerleri
Doğum sonrası annenin üstlendiği ikinci ve çok önemli bir görev de çocuğu emzirmektir. Bebeği besleme telaşı çoğu annede gereğinden fazla yiyip içmeye, daha çok süt üretebilmek için daha yüksek kalorili besinler tüketmeye neden oluyor.
Yüksek kalori alımının doğal sonucu olarak da kilo alımı çoğu zaman hamilelik sonrasında da devam ediyor. Bu duruma annenin bebek bakımı nedeniyle uykusuz geçirdiği geceler, aktivite ve egzersiz imkânlarının sınırlanması gibi nedenler de eklenince kilo sorunu yaşamak doğal hale geliyor.
Ne yapmak gerekir?
Kanaatimce hamilelik veya emzirme döneminde alınan birkaç kiloyu çok önemsememek lazım. Özellikle sağlıklı bir hamileyseniz ya da emziren bir anneyseniz birkaç kiloluk fazlalıkları dert etmemenizde yarar var.
Eğer sorunun bir sağlık problemi haline dönüştüğünü, özellikle hamilelik sonrasında sahip olduğunuz kilonun hamileliğin başındaki kilonuzdan yüzde 10-15’den daha fazla olduğunu belirlerseniz önlem almanız zorunludur.
Hamilelik kilolarının çözülmesi altta yatan sağlık sorunlarının çözümlenmesini de gerektirdiği için basit diyet önlemleriyle pek sonuç alınamaz. Bu nedenle çoğu annede ciddi bir tıbbi değerlendirme de gerekir.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Bu durumun abartılı olması da mümkün. Hamileliğinin sonunda aldığı kilolar 30’u geçenler bile oluyor.
İşin kötü yanı hamilelikte alınan bu kilolar kolay kolay verilemiyor. Bu durumun bedensel, ruhsal, hatta sağlık sorunları ile ilişkili sebepleri var…
Hipotiroidiye Dikkat!
Bunlardan biri (belki de birincisi) tiroid yetmezliği, yani hipotiroididir. Hamilelik ve sonrasında tiroid bezi iltihaplarına yakalanma sıklığı artıyor.
Diğer taraftan hamilelik ve sonrasında karşılaşılan tiroiditler çoğu zaman ağrı, yutma güçlüğü, ateş, vs gibi belirtilere de yol açmıyor.
Bu sebeple de zaten tıp literatüründe “sessiz tiroidit” adıyla tanımlanıyor. Hamilelik sürecinde tiroidit sorununun sıklaşmasının birden çok sebebi var.
Bunların en başında da hamileliğin yaptığı bedensel ve ruhsal fırtınalar geliyor. Hamilelik kadın vücudunda çok önemli metabolik, ruhsal, hormonal ve bağışıksal değişikliklere yol açıyor.
Kadınlarda zaten hassas olan bağışıklık sistemi eğer bu fırtınalara direnemezse “otoimmün tiroidit” olarak bilinen tiroid bezi zararlanmaları ortaya çıkıyor. Bu zararlanmalar tiroid bezinin hormon üretimini aksattığından yavaş seyreden, sinsi, sessiz ve derinden giden, bu nedenle de gözden kolayca kaçan tiroiditlerle hamilelik ve doğum sonrası dönemde daha sık karşılaşılıyor.
İşte bu nedenle doğum sonrası kilolarını vermekte zorlanan hamilelerde tiroid fonksiyonlarını dikkatle araştırmak gerekiyor.
Depresyon Ve Diyabet De Önemli
Hamilelik sonrasında bazı kadınların yaşadığı depresyon sorunu da kilo almanın bir başka nedeni olarak gösteriliyor. Hamilelik sonrası depresyon bazen hipotiroidi ile birlikte de olabiliyor.
Ayrıca gizli diyabeti olan annelerde hamilelik diyabeti ortaya çıkabiliyor. Bu durumda da kilo dengesini korumak problem haline gelebiliyor.
Ve Diğerleri
Doğum sonrası annenin üstlendiği ikinci ve çok önemli bir görev de çocuğu emzirmektir. Bebeği besleme telaşı çoğu annede gereğinden fazla yiyip içmeye, daha çok süt üretebilmek için daha yüksek kalorili besinler tüketmeye neden oluyor.
Yüksek kalori alımının doğal sonucu olarak da kilo alımı çoğu zaman hamilelik sonrasında da devam ediyor. Bu duruma annenin bebek bakımı nedeniyle uykusuz geçirdiği geceler, aktivite ve egzersiz imkânlarının sınırlanması gibi nedenler de eklenince kilo sorunu yaşamak doğal hale geliyor.
Ne yapmak gerekir?
Kanaatimce hamilelik veya emzirme döneminde alınan birkaç kiloyu çok önemsememek lazım. Özellikle sağlıklı bir hamileyseniz ya da emziren bir anneyseniz birkaç kiloluk fazlalıkları dert etmemenizde yarar var.
Eğer sorunun bir sağlık problemi haline dönüştüğünü, özellikle hamilelik sonrasında sahip olduğunuz kilonun hamileliğin başındaki kilonuzdan yüzde 10-15’den daha fazla olduğunu belirlerseniz önlem almanız zorunludur.
Hamilelik kilolarının çözülmesi altta yatan sağlık sorunlarının çözümlenmesini de gerektirdiği için basit diyet önlemleriyle pek sonuç alınamaz. Bu nedenle çoğu annede ciddi bir tıbbi değerlendirme de gerekir.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Beyaz çayın faydaları
Beyaz çay, çay filizlerinin en tepe noktasındaki tomurcuk kısmından elde edilir. Çayın tomurcukları açmadan toplanır. Tomurcuklar açıldığı zaman özelliğini kaybeder.
Bu tomurcuklar Nisan ayı sonu ile Mayıs ayı başlarında toplanır. Bu çaya tabii soldurma işlemi yapılır. Ardından steril bir ortamda doğal kurumaya bırakılır. Böylece çayın içindeki enzimler inaktif hale gelir.
Beyaz çay binbir derde deva
Beyaz çay içeriğindeki vitaminlerden dolayı bir çok hastalığa iyi gelmektedir. Beyaz çay, kanser hücrelerini etkisiz hale getirir, hücreleri yeniler, tansiyonu düzenler, yaşlanmayı geciktirir.
Akciğer, mide, bağırsak kanseri riskini azaltır. Damar sertliğini ve kemik erimesini önler, kan şekerini düzenler, damarları güçlendirir, derinin yenilenmesini hızlandırır, gribi önler.
Beyaz çayın içeriğinde kanser hücrelerini bloke eden bir madde bulunmakta. Bu madde sayesinde kanser riski ortadan kalkmakta.
Ayrıca form tutmak için idealdir. Kilo vermeye yardımcı olur. Kan hareketini hızlandırır. Kolesterolü düşürür. Hücreleri yeniler. Diş çürümelerine karşı koruyucudur. Kısaca beyaz çay tam bir şifa deposudur.
Yeşil çayın mucize faydaları.
Yeşil çay ve faydaları hakkında eğer hala şüphe duyan ve içmeye henüz başlamamış olanlar varsa, bir kere daha yeşil çayın faydalarını hatırlatmak fayda var.
Günde bir fincan içtiğiniz yeşil çayın sadece vücudun hastalıklara karşı savaşma konusunda bağışıklık sisteminize yardım ettiğini düşünüyorsanız, sizin için daha da güzel haberlerimiz var!
1. Kanser Riskini Düşürür: Bir antioksidan çeşidi olan polifenoller yeşil çay içinde bolca bulunur. Bu antioksidan çeşidi, kanser hücrelerinin vücudunuzda barınmasını zorlaştırır, kan damarlarındaki akışkanlığı güçlendirir. Yapılan birçok çalışma ışığında şunu biliyoruz ki, yeşil çay içmek, meme, kolon, mide, ve prostat kanserleri riskini azaltmaktadır.
2. Cildi Pürüzlerden Kurtarır: Bir sıyrık, ısırık veya ufak bir cilt yaranız varsa, size çok ilginç bir yöntem söyleyebiliriz. Yeşil çay yapraklarını, demleme sonrası atmayın. Islanmış yeşil çay yapraklarına pamuk ile bastırın, daha sonra bunu cildinize sürün. Çay, doğal bir antiseptik görevi görür ve ciltte bölgesel kaşınmayı önlemede yardımcı olur.
Güneş yanıkları veya akşamdan kalma gözaltı morlukları için de aynı yöntemi deneyebilirsiniz. Yeşil çay aynı zamanda güneşten kaynaklanan cilt kanserini önlemede yardımcı maddeler içerir. Güneşe çıkmadan önce pamukla ıslatılmış yeşil çay özütlerinden cildinize sürebilirsiniz.
3. Kan Basıncınızı Düzenler: Sağlıklı bir kan basıncı oranına sahip olmanın önemini biliyorsunuz. Günde sadece yarım fincan yeşil çay içenlerin, içmeyenlere oranla %50 daha az hipertansiyon riskleri bulunuyor.Polifenollere geri dönüyoruz, yeşil çay içerisinde bulunan bu antioksidanlar, yüksek kan basıncını önler ve kan damarlarının büzüşüp daralmasını engellerler.
4. Hafızanızı canlı tutar: Yeşil çayın hafızayı diri tuttuğunu biliyor muydunuz? Yetişkinler üzerinde yapılan bir araştırmada, günde en az 2 fincan yeşil çay içenlerin, içmeyenlere oranla daha az zihinsel gerileme ve idrak kabiliyeti sorunları yaşadığı gözlemlenmiştir.
Bunun nedeni, yeşil çayın içinde bulunan antioksidanların, vücudumuzdaki serbest radikaller ile savaşması ve böylece beynimizdeki sinirlere ekstra bir koruma sağlamasıdır. Hem lezzetli, hem de sizi Alzheimer ve Parkinson hastalıklarından koruyan bu sihirli içeceği reddetmeyin.
5. Genç Kalın: Daha genç ve daha sağlıklı arterlere sahip olmak, sizin de daha sağlıklı ve genç bir vücuda sahip olmanız demektir. Kan damarlarında oluşacak sorunlar, kalp krizi ve felç riskinizi artıracak serbest radikallerin çoğalması ile enerjiniz tükenir ve Gerçek Yaşınız yukarıya fırlar.
Ne kadar yeşil çay gerekiyor? Günlük 1-2 fincan içeceğiniz yeşil çay sayesinde bozulan arterlerden, tıkanmaktan dolayı oluşan kolesterole kadar tüm sorunların oluşmasını engelleyebilir.
6. Kilo Verdirir: Evet şaşırmayın. Son önerimiz belki de bu aralar en çok kafanıza takılan sağlık sorunlarından biri! Yeşil çay içeriğindeki maddeler sayesinde kan akışınız hızlanır, kalori yakma işlemleri vücudunuzda daha çok yer bulur, ve her bir yudum bu işlemleri hızlandırır. Bu sihirli içeceği hayatınıza sokun, farkı göreceksiniz!
realage
Günde bir fincan içtiğiniz yeşil çayın sadece vücudun hastalıklara karşı savaşma konusunda bağışıklık sisteminize yardım ettiğini düşünüyorsanız, sizin için daha da güzel haberlerimiz var!
1. Kanser Riskini Düşürür: Bir antioksidan çeşidi olan polifenoller yeşil çay içinde bolca bulunur. Bu antioksidan çeşidi, kanser hücrelerinin vücudunuzda barınmasını zorlaştırır, kan damarlarındaki akışkanlığı güçlendirir. Yapılan birçok çalışma ışığında şunu biliyoruz ki, yeşil çay içmek, meme, kolon, mide, ve prostat kanserleri riskini azaltmaktadır.
2. Cildi Pürüzlerden Kurtarır: Bir sıyrık, ısırık veya ufak bir cilt yaranız varsa, size çok ilginç bir yöntem söyleyebiliriz. Yeşil çay yapraklarını, demleme sonrası atmayın. Islanmış yeşil çay yapraklarına pamuk ile bastırın, daha sonra bunu cildinize sürün. Çay, doğal bir antiseptik görevi görür ve ciltte bölgesel kaşınmayı önlemede yardımcı olur.
Güneş yanıkları veya akşamdan kalma gözaltı morlukları için de aynı yöntemi deneyebilirsiniz. Yeşil çay aynı zamanda güneşten kaynaklanan cilt kanserini önlemede yardımcı maddeler içerir. Güneşe çıkmadan önce pamukla ıslatılmış yeşil çay özütlerinden cildinize sürebilirsiniz.
3. Kan Basıncınızı Düzenler: Sağlıklı bir kan basıncı oranına sahip olmanın önemini biliyorsunuz. Günde sadece yarım fincan yeşil çay içenlerin, içmeyenlere oranla %50 daha az hipertansiyon riskleri bulunuyor.Polifenollere geri dönüyoruz, yeşil çay içerisinde bulunan bu antioksidanlar, yüksek kan basıncını önler ve kan damarlarının büzüşüp daralmasını engellerler.
4. Hafızanızı canlı tutar: Yeşil çayın hafızayı diri tuttuğunu biliyor muydunuz? Yetişkinler üzerinde yapılan bir araştırmada, günde en az 2 fincan yeşil çay içenlerin, içmeyenlere oranla daha az zihinsel gerileme ve idrak kabiliyeti sorunları yaşadığı gözlemlenmiştir.
Bunun nedeni, yeşil çayın içinde bulunan antioksidanların, vücudumuzdaki serbest radikaller ile savaşması ve böylece beynimizdeki sinirlere ekstra bir koruma sağlamasıdır. Hem lezzetli, hem de sizi Alzheimer ve Parkinson hastalıklarından koruyan bu sihirli içeceği reddetmeyin.
5. Genç Kalın: Daha genç ve daha sağlıklı arterlere sahip olmak, sizin de daha sağlıklı ve genç bir vücuda sahip olmanız demektir. Kan damarlarında oluşacak sorunlar, kalp krizi ve felç riskinizi artıracak serbest radikallerin çoğalması ile enerjiniz tükenir ve Gerçek Yaşınız yukarıya fırlar.
Ne kadar yeşil çay gerekiyor? Günlük 1-2 fincan içeceğiniz yeşil çay sayesinde bozulan arterlerden, tıkanmaktan dolayı oluşan kolesterole kadar tüm sorunların oluşmasını engelleyebilir.
6. Kilo Verdirir: Evet şaşırmayın. Son önerimiz belki de bu aralar en çok kafanıza takılan sağlık sorunlarından biri! Yeşil çay içeriğindeki maddeler sayesinde kan akışınız hızlanır, kalori yakma işlemleri vücudunuzda daha çok yer bulur, ve her bir yudum bu işlemleri hızlandırır. Bu sihirli içeceği hayatınıza sokun, farkı göreceksiniz!
realage
Yemekten sonra çay içmek yanlış mı?
Yapılan bilimsel araştırma sonuçları çayın içinde bulunan tanen kimyasalının demir mineralinin emilimini bir miktar azalttığını göstermektedir. Bu bilgiden hareket ederek bazı diyet uzmanları yemek yedikten sonraki bir saatlik süre içerisinde çay içmenin yanlış olduğunu söylüyorlar.
Ben burada birazcık bir “bilginin abartılması” durumunun sözkonusu olduğunu düşünüyorum. Yemeğin ardından içilen bir bardak çayın demir mineralinin emilimini ciddi ölçülerde etkileyeceğini sanmıyorum.
Özellikle geleneksel Türk kahvaltısının ayrılmaz bir parçası olan sabah çayınızdan demir eksikliği anemisine yakalanırım korkusu ile vazgeçmenize gerek yok.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu
Tatlı krizi diyabet işareti mi?
Eğer sık sık tatlı kriziniz tutuyorsa bu durum gerçekten de muhtemel bir diyabet hastalığının erken işareti olabilir.
Reaktif hipoglisemi adı ile de tanımlanan bu sorunda özellikle karbonhidratlı yiyeceklerin tüketilmesinin ardından meydana gelen aşırı insülin cevabının bir neticesi olarak kan şekerinin aniden düşmesi söz konusu olmaktadır.
Reaktif hipoglisemi problemi yaşayan kişilerde yemeklerden kısa bir süre sonra uyuklama, yorgunluk gibi belirtiler de görülebilmekte. Hipoglisemi bu kişilerde sinirliliğe, konsantrasyon zorlanmasına, öğrenme güçlüğüne, alınganlıktan öfke nöbetlerine kadar ruhsal değişikliklere yol açmaktadır.
Aşırı insülin cevabının bu kişilerde sağlıklı kiloda kalmayı da güçleştirdiği biliniyor. Kolay kilo alan, zor kilo veren, tatlı krizleri yaşayan ya da açlık nöbetlerini pizza, makarna, pilav, börek, poğaça, dolma gibi karbonhidrat deposu yiyecekler ile atlatmaya çalışanların çoğunda aşırı insülin cevabı ve reaktif hipoglisemi sorunu belirleniyor.
Çörek otu zayıflatır mı?
Bir kez daha altını çizelim: Bugüne dek sağlıklı kilo verdirdiği belirlenen hiç bir doğal madde, ot, bitki veya tohum bulunamadı. Kilo fazlalığı ve şişmanlık alanı o denli büyük bir ticari alan ki, bir çok kişinin iştahını kabartıyor.
Bu alandan pay kapmak isteyen şarlatanların önerdikleri bitkilere her yıl bir yenisi eklenmekte.
Hoodia özleri, Garcinia iksirleri, Aloevera şurupları, Orange Bitter tabletleri, Chitosan hapları bu konuda en çok suiistimal edilen ürünlerdir. Bunlardan hiç birinin kilo verdirdiğini gösteren bilimsel bir kanıt yoktur.
Efedra bitkisi özleri adrenaline benzer özelliği sebebiyle bir miktar kilo kaybı yapabiliyor ancak aynı zamanda kalbinizi, beyninizi de hasta ediyor.
Yakın bir zamanda zayıflatıcı ürün olarak pazarlanan yosun haplarının içinden kontrolsüz kullanıldığında sağlığa ciddi zararlar veren sibutramin isimli kimyasal maddenin çıktığını hepimiz çok iyi bilmekteyiz.
Çörek otu da bu alandan para kazanmak isteyen kişilerin yeni palavralarından biridir.
Çörek otunun içinde bol miktarda Linoleik Asit bulunmaktadır. Omega-6 yağlarından olan bu maddenin bazı alerjik reaksiyonlara, alerjik cilt problemlerine iyi geldiği bilinmektedir.
Ama çörek otunun ne kendinin, ne çayının, ne de bal ile karıştırılarak yutulmasının kilo kaybı sağlaması mümkün görülmemektedir.
Eğer bir kilo verme programı uyguluyorsanız, küçük bir bitkisel destek de kullanmak kararınız varsa günde 3-4 bardak yeşil çay veya yeşil çayın kateşin içeren özlerinden yararlanmayı deneyebilirsiniz. Ama beklentinizi asla abartmayın.
Uykusuzluk için bitkisel çözüm
Dr Hüseyin Ermiş’ten uykusuzluk problemi için bitkisel çözüm;
Malzemeler :
• 1 çay kaşığı şerbetçi otu
• 1 çay kaşığı yeşil yulaf
• 1 çay kaşığı kantaron
• 1 çay kaşığı lavanta
• 1/2 çay kaşığı hatmi çiçeği
• 1/2 çay kaşığı sinirli ot
Hazırlanışı: 2 su bardağı kaynar suyun içine bitkileri koyduktan sonra 5 dakika kısık ateşte demleyip ılımaya bırakın. Gece yatmadan önce için.
• Eğer, daha hafif bir uyku probleminiz varsa; 1 su bardağı kaynar suya 1 çay kaşığı nane ve 1 çorba kaşığı papatyayı koyarak 5 dakika kısık ateşte demledikten sonra süzün. gece yatmadan önce ılık olarak için.
Malzemeler :
• 1 çay kaşığı şerbetçi otu
• 1 çay kaşığı yeşil yulaf
• 1 çay kaşığı kantaron
• 1 çay kaşığı lavanta
• 1/2 çay kaşığı hatmi çiçeği
• 1/2 çay kaşığı sinirli ot
Hazırlanışı: 2 su bardağı kaynar suyun içine bitkileri koyduktan sonra 5 dakika kısık ateşte demleyip ılımaya bırakın. Gece yatmadan önce için.
• Eğer, daha hafif bir uyku probleminiz varsa; 1 su bardağı kaynar suya 1 çay kaşığı nane ve 1 çorba kaşığı papatyayı koyarak 5 dakika kısık ateşte demledikten sonra süzün. gece yatmadan önce ılık olarak için.
Ahmet Maranki Kahvaltı'da neler yemeli önerileri
Kahvaltı kişinin beslenmesinde önemli olduğu bilindiği halde kendimi aç hissetmiyorum deyip kolaylıkla atlanan öğünlerin başında gelmektedir. Gerçekte kahvaltı 8 ya da 12 saatlik açlıktan sonra vücudumuzun ihtiyacı olan enerjiyi sağlayacak en önemli öğündür.
Bu nedenle kahvaltı kan şekeri olarak bilinen glikozun birinci kaynağını oluşturmaktadır. Glikoz, beyin için en önemli enerji kaynağıdır, çünkü beyinde enerji deposu bulunmamaktadır. Eğer siz enerji kaynağı alırsanız beyin de o enerjiyi kullanır.
Kahvaltı yapmayan kişilerde öğrenme yeteneklerinde azalma, belleklerinde zayıflama, yorgunluk, halsizlik, gerginlik, günlük yapılan becerilerde ve performansta düşme ve çevreye karşı ilgide azalma gösteren önemli çalışmalar bulunmaktadır.
Bunun yanında kahvaltı yaparak güne başlayan kişilerin günün ilerleyen saatlerinde daha güçlü ve dayanıklı oldukları, konsantrasyon güçlüğü çekmedikleri belirlenmiştir.
Prof. Dr. Ahmet Maranki iyi bir kahvaltı için bazı önerilerde bulundu.
• Kepekli ekmek tüketin.
• Siyah çaydaki tanen maddesi özellikle çocuklarda demir eksikliğine ve vücudun bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olduğu için kahvaltıda siyah çay yerine yeşil çay, kekik çayı veya bitki çayı tüketin.
• Çocuklarınıza mutlaka ceviz, fındık, badem, çekirdekli kuruüzüm, yumurta yedirin.
• Doğal olarak üretilmiş müslinin içine süt değil portakal suyu koyarak tüketin. İçine bir tatlı kaşığı bal koyarak tatlandırabilirsiniz. Müsli yemek çocukların beyin ve beden enerjilerini yükseltir. Sınava girecek çocukların zihin açıklığına yararlı olur.
• Kahvaltıda peynir olarak Keçi peyniri tercih edin.
• Kahvaltıda mutlaka maydanoz, tere, roka, havuç gibi sebzeleri tüketin.
• Yediğiniz sebze ve içeceklere limon sıkarak tüketin.
• Pestil, dut kurusu gibi doğal ve organik olarak hazırlanmış besinler yiyin.
• 1 adet haşlanmış patates yiyin
• Yanmış yağ kanserojen olduğundan yağda kızartılmış patates ve yağda kavrulmuş diğer ürünleri tüketmeyin.
• Doğal yetiştirilmiş, kuzu veya keçi etinden üretilen salam, sosis, sucuk tüketin.
Sivilceler için lavanta kürü
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Sivilceler için lavanta kürünü tavsiye ediyor.
Sivilceleri gidermek için karaciğer sağlıklı çalışmasını sağlamak gerekir.Bunun için maydanoz-limon kürünü uygulayabilirsiniz.
Sivilcelerden kurtulmak için domates, portakal, greyfurt, turşu, salça, sarımsak, acılı baharatlı şeyler tüketilmemeli.
Sivilceler için lavanta kürü:
Malzemeler:
• 1.5 yemek kaşığı aslanpençesi
• 1.5 yemek kaşığı lavanta
Hazırlanışı: Bir tencerede kaynattığınız yarım litre kaynar suyun içine aslanpençesi ve lavantayı koyarak kısık ateşte 5 dakika demleyin.
Başınıza bir havlu koyarak yüzünüze tenceredeki suyun buharı ile buhar banyosu yapın.
Sivilceleri gidermek için karaciğer sağlıklı çalışmasını sağlamak gerekir.Bunun için maydanoz-limon kürünü uygulayabilirsiniz.
Sivilcelerden kurtulmak için domates, portakal, greyfurt, turşu, salça, sarımsak, acılı baharatlı şeyler tüketilmemeli.
Sivilceler için lavanta kürü:
Malzemeler:
• 1.5 yemek kaşığı aslanpençesi
• 1.5 yemek kaşığı lavanta
Hazırlanışı: Bir tencerede kaynattığınız yarım litre kaynar suyun içine aslanpençesi ve lavantayı koyarak kısık ateşte 5 dakika demleyin.
Başınıza bir havlu koyarak yüzünüze tenceredeki suyun buharı ile buhar banyosu yapın.
Kozmik Beden Temizliği nedir ? Nasıl yapılır ?
Kozmik beden temizliği yılda 2 defa genellikle kozmozdaki ay hareketlerine bağlı olarak ilkbahar ve sonbaharda yapılır.
Kozmik beden temizliği; ilkbaharda mart, nisan, mayıs aylarında, sonbaharda ise eylül, ekim, kasım aylarında ayın gökteki hareketine göre ayın 9. günü beklenir.
15. gün dolunayda kozmik beden temizliği, lavman, detoks, arınma yapılarak, karaciğer, safra ve kalın bağırsak temizliği yapılmış olur.
Tecrübeler göstermiştir ki kozmik beden temizliği sonrasında kan değerlerinden başlayarak, bağışıklık sistemine kadar olağanüstü değişiklikler yaşanmıştır. Bedenin 60 yılda 10 yaş gençleşmesi sağlanabilmektedir.
Herkesin yalnız başına evinde yapabileceği 1 haftalık kozmik beden temizliği için yapılması gerekenlerin başında birinci olarak beslenme alışkanlığımızı değiştirmek gelir.
İkinci olarak bedene alacağımız bitki sularıyla beslenmeyi uygulamamız, üçüncü olarak da bir hafta metotlu olarak sulu lavman, detoks uygulaması gelir.
7 gün 1 bardak zeytinyağı ve 1 bardak limon suyunu akşamları yudum yudum planlı olarak anlatıldığı gibi kullanıp içerek gece yatılır. Beden ve karaciğer sıcak tutulur. 8. gün yani ayın 15’inden 16’sına geçilen sabah lavman, detoks yaparak temizlenip, arınma gerçekleştirilir.
Kalın bağırsak, karaciğer ve safra kesesi temizliği ve iyileştirdiği hastalıklar
a) Kalın bağırsak hastalıkları :
Kabızlık, Gaz oluşumu, Polip, Hemoroid, Tenya, Kolit, Ülser, Boşaltım bozukluğu ritmi
b) Kalın bağırsak hasta olduğunda sebep olduğu hastalıklar :
Baş ağrısı, Derinin sivilce ile kaplanması, ağızda iltihap, gözlerde konünktivit, eklem iltihabı, karaciğer hastalıkları, sinüzit, bronşit astım, dudak kabarıklıkları ve değişik oluşumlar. Aynı zamanda insan dili üzerinde de kabarıklık ve diğer oluşumlar oluşmaktadır. Ağız ve beden kokusu, ilgisizlik, uykulu, alt karın bölge ağırlık, karın şişme, ağrı, ses, iştahsızlık, prostatik ve düzensiz adet, karın hastalıkları.
Kalın bağırsak hastalıkları insan üzerinde devamlı bir rahatsızlık hissi vermektedir. İletişim bozuluyor, kara düşünce, eğer bu rahatsızlıkları yaşıyorsanız Kalın bağırsağı temizlemeye başlayın.
c) Karaciğer Hastalıkları :
Heatomegaliya (karaciğerde büyüme), Hepatit, Karaciğer yağlanma, Siroz.
d) Safra Kesesi Hastalıkları: Safrada çamur, kum ve küçük taşları, iltihap ve Safra Kesesi yolları bozuklukları.
e) solunum sistemi hastalıkları: akciğer hastalıkları
f) ayrıca; böbrek, mesane, dalak ve pankreas ile ilgili hastalıklar
Safra kesesi temizleme usulleri
• amaç
İnsanlar yaşam enerjilerini devam ettirebilmek için beslenir ve nefes alır. Günümüzde tüketilen gıdalar ve solunan hava sağlıklı değil. Aynı zamanda hayat ritmini günlük yaşam içinde düzenleyememenin tesiriyle stresin de etkisi altında kalınıyor. Bu nedenle vücudun, metabolizma ritmi bozulur. Bu durum insan vücudunu psikolojik ve metabolik toksin içinde bırakır. İşte bu gibi nedenlerden dolayı insanlar hastalanmamak veya hastalıklardan korunmak için kendi vücudunu temizlemeye mecburdur.
30 yaşından sonra insan vücudunun temizlenme ihtiyacı daha fazla artmaktadır. Bunun sebebi bu dönemde koruma direncinin zayıflaması nedeniyle hastalık, rahatsızlık ve diğer olumsuzlukların oluşma oranının daha fazla olmasıdır. İnsan vücudunu koruma ve tedavi için psikolojik ve metabolik olarak temizlemek gerekir.
İnsan vücudunda fizyolojik temizleme sıralamasında ilk olarak kalın bağırsak, karaciğer ve safra kesesi gelmektedir
• Kalın bağırsak:
Kalın bağırsak insan vücudunda emme, boşaltma, ayırma, mikroflora, ısıtma, enerji oluşturma, stimüle etme gibi birçok fonksiyona sahiptir. İnsanların genel olarak algıladıkları gibi kalın bağırsağın sadece boşaltım fonksiyonu yoktur.
Aynı zamanda kalın bağırsak bir gaita deposu değildir. İnsanlar doğru beslenmedikleri için metabolizmalarının diğer fonksiyonel özelliklerini azaltmakta veya tamamen yok etmektedirler. Bu özellikleri tekrar kazanmak için kalın bağırsağı temizlemeye mecburdurlar. Kalın bağırsak temizlenmeden karaciğer temizliği yapılamaz.
• Safra kesesi:
Safra kesesi karaciğerde üretilen safrayı depo eder. Safra bağırsaklardan sindirime katıldığında:
* Sindirilmekte olan gıdaların asit seviyesini nötralize eder.
* Yağların formatını değiştirir ve emilim için hazırlar.
* Kalın bağırsağın peristaltik hareketini sağlar.
* Fazla kollestrinin dışarı atılmasını sağlar.
Karaciğerin safra üretimi beslenmeye göre değişiklik gösterir. Açlık ve vücut sıcaklığının artması üretilen safra miktarını azaltır. Bunun tem tersi şeklinde vücut sıcaklığı azalınca ve protein ve yağ bakımından zengin gıdalar alındığında safra üretimi yükselir.
En fazla yağlı yiyecekler yükselmeye neden olur. Bu yüzden safranın üretimi insan metabolizması için önemlidir. Ne zaman karaciğer fonksiyonlarında bozukluk meydana gelirse safra üretimi de bozulur ve vücudun diğer fonksiyonları da bundan olumsuz yönde etkilenir.
Her insan doğru beslendiğini düşünebilir ama beslenmene kadar sağlıklı olsa da vücutta devamlı toksin oluştuğu için bu organları her sene en az 2 defa olmak üzere temizlemek gerekir. Bu temizleme belli bir usulle ve sıralama ile yapılır. Bu usul ve sıralamaya dikkat edilerek yapılan vücut temizliğiyle insan sağlığı korunabilir ve sahip olunan bazı hastalıklardan kurtulma söz konusu olur.
Bitkisel Beslenme ile Temizlenme
Amerikalı Dr. Walker beslenme ile tedavi konusundaki kitabında kalın bağırsak temizleme konusunu şöyle açıklamaktadır.
Eğer insanlar pişmiş yemek ile besleniyorsa, kalın bağırsak normal fonksiyonunu kaybediyor.
Bu sonuçlar bilimsel deneyler ile ispat edilmiştir. Bu beslenme tercihi nedeniyle günümüzde ideal ve sağlıklı kalın bağırsağa sahip insan bulmak imkânsızdır. Bu yöntemi tercih edenler ilk önce lavman, detoks vasıtası ile kalın bağırsağı düzenli bir şekilde yıkamalıdır.
Daha sonra kalın bağırsağın fonksiyonunu normale döndürmek için çiğ taze sebze suyu içilir. Sebze suları temizleyici, meyve suları besleyicidir. Bunu asla unutmayalım.
Her gün sabahları uygulanacak olan sıkılmış sebze ve meyve suyunun En uygunu 500gr hazırlanmış havuç, , elma ve kırmızı pancar suyudur.
Bu su kalın bağırsak ve ince bağırsak içindeki kasları ve sinirleri besler, güçlendirir ve yeniler. Bu karışım her sabah içilmeli ancak aşağıdaki rahatsızları bulunanlar bu karışımın içine ekleme yapmalıdır.
Eğer bu malzemeler bir arada bulunamazsa her gün sadece havuç suyu veya o mevsimde bulunabilen sebzelerin suları içilebilir.
Kalın bağırsağa normal peristaltik hareketini kazandırmak için öğle ve akşam yemek menüsüne yeterli miktarda sebze, meyve, kabuklu bulgur gibi lif bakımından zengin besinler eklemek gerekir..
Bu gıdalar ayni zamanda kalın bağırsağın hareket fonksiyonunu yükseltmektedir. Lif yapılı besinler sindirim esnasında gelen safrayı yapılarına alarak emerler. Emilen safra kalın bağırsak duvarlarını rahatsız ederek peristaltik hareket refleksinin oluşmasını sağlar. Safra lifli besinlerden ayrılmadığı için tam boşaltım olmaktadır
Kalın bağırsağın peristaltik hareketini sağlayan en etkili meyve ve sebzeler; incir, kara erik, üzüm, ceviz, hurma gibi kuru meyveler, havuç, pancar ve taze lahana ve mevsimlik sebzelerdir.
Yenen meyve ve sebzeler kalın bağırsağın içinde şişer, hacim ve kütle kazanır. Bu da peristaltik hareket refleksinin oluşmasını sağlar. Kolit hastası olanların sadece lahana tüketmesi doğru değildir.
Sebze ve meyve dışında kalın bağırsak sindirimine yardımcı olan diğer gıdalar.
Bal, bitkisel kabuklu buğday lapası, bütün diğer meyve ve sebze sularıdır.
Her gün boyunca 300–500 gr. bu meyve ve sebzelerin suları içilmelidir.
Eğer tüketilen sebze ve meyveler şişkinlik yapıyor ve gaz oluşturuyorsa, sadece az haşlama sebze tüketilir.
Mevsime uygun olan meyve ve sebzelerden az miktarda alınır
Gıdalar şayet gaz oluşumuna ve şişkinliğe sebep oluyorsa, taze fasulye, bezelye, soğan, lahana ve pancar gibi gıdalar haşlama ve sıcak, az pişirilmiş olarak yenebilir, çiğ olarak yenmemelidir.
Gaz oluşumunu önlemenin, reflü, ülser ve diğer mide rahatsızlıklarının çözüm yolu ise taze çiğ lahana suyuna patates suyu katarak içmektir.
Sabahları içilecek olan sebze ve meyve suyu terkibi;
İlk başlangıçta vücudu alıştırmak için150gr.kırmızı pancar, 150 gr. havuç ve 150 gr. elma suyu ile yapılır. Gaz oluşumunu önlemenin, reflü, ülser ve diğer mide rahatsızlıklarının çözüm yolu ise bu karışımın içine taze çiğden150gr lahana suyu, 150 gr. Patatesle birlikte alınır.
Toplam 500 gr olarak çiğden sıkılan bu karışım beden ısısında ve içine bir çay kaşığı saf zeytin yağı karıştırılarak yudum yudum içilmelidir.
Not: Bu karışımın içine bitkisel karışım iksir "Alveo"dan her bardağa 2'şer ölçek katılarak kullanmak faydalı ve uygun olacaktır.
Bu esas uygulamaya 2-3 gün devam ettikten sonra 300 gr. lahana ve patates suyuna geçiş yapilir ve gaz oluşumu, reflü, ülser tamamen ortadan kalkana kadar devam edilir.
Lahana suyunun içine tuz katılmamalıdır. Gaz oluşumuna destek olarak dışarıdan müdahale etmek için, karin üzerine papatya bitkisi ile ıslatılmış sıcak kompres, sıcak küvet, vücudu susam ve badem yağı ile yağlama uygulanabilir.
Not: Her sabah içilen çiğden sıkılmış sebze ve meyve sularının her bardağına 2 ölçek ALVEO Bitkisel İksir katılması, Ayrıca akşamları yatmadan 1 bardak suya 1 ölçek ALVEO Bitkisel İksir katılması ve COSMIC bitkisel karışım tablet ürünlerinden Alfa, Soya, Kapari, Spirulina’nın kullanılması tavsiye edilir.
Önemli Not :
Kozmik Beden Temizlik uygulamasında Kaynatılmış su ile Lavman detoks yapmayı uygun görüyoruz.
1) Kaynatılmış Su ile Lavman Uygulaması
(Dr. N. Walker)
Yatmak üzere iken kaynatılan 2 Lt Su sabaha kadar beden ısısına gelene kadar soğutulur. İki ÇORBA kaşığı limon suyu ve elma sirkesi ilave edilir. Öncelikle bu karışımın yarım litresi, lavman setinin torbasına doldurulur. Lavman setinin hortumunun ağzına ve anüse hafifçe vazelin - krem veya zeytinyağı sürülüp sonra anüse sokulur. Lavman setindeki suyun kalın bağırsağa dolması beklenir.
Dolduktan sonra minimum 5 dakika su kalın bağırsakta bekletilir. Erken peristaltik hareket refleksi oluşursa boşaltım yapılır. Daha sonra hazırlanan karışımın iki litresi lavman setine doldurulur ve lavman işlemi için hazırlanılır.
Bu aşamada diz üstü durulur ve öne yere doğru eğilinir. Hortum ve anüs kremlenerek hazırlanır. Lavman seti, içindeki suyun rahatça kalın bağırsağa akması için 1-1,5 m. yükseğe asılır. Diz üstü durumda lavman setinin hortumu anüse yerleştirildikten sonra dirseklerin üzerine eğilerek alin yere değecek şekilde baş ve beden öne doğru yatırılır
Lavman setindeki bütün suyun kalın bağırsağa dolması beklenir. Daha sonra duruş pozisyonu hiç bozulmadan, lavman seti anüsten çıkarılır. Bu işlemden 1 dakika sonra vücut önce sağ tarafa 5 dakika yatırılır.
Sonra sırt üstü yatarak bacaklar yukarı doğru kaldırılır ve suyun kalın bağırsağın dibine doğru gitmesi sağlanır.
Bu konumda mümkün olduğu kadar durulduktan sonra boşaltım yapılır.
Bu yöntem yılda iki kez tekrarlanmalıdır. Lavman uygulaması yılın her zamanı yapılabileceği gibi, en uygun zamanı ilkbaharın mart, nisan aylarıdır. Uygulama zamanı ay takviminde ayin hareketine göre ayarlanır.
2- Lavman Uygulaması Zamanı
Kalın bağırsak temizleme için her mevsim uygundur. En uygun zaman ilk ve sonbahar mevsimleridir. Ay dolaşımının insan üzerindeki biyoritmik etkisine göre, kalın bağırsak temizleme için en uygun zaman yeni ay başlangıcından dolunay oluncaya dek geçen zamandır.
Kalın bağırsağı temizlemek için sabahları 05-07 saatleri arası veya akşam güneşin batışından sonraki zaman tercih edilmelidir.
Lavman ve detoks ile Kozmik Beden Temizliği uygulaması 7 gün her sabah 5-7 arası yapılır. Aksi bir durumda aksama yaşanırsa veya iş durumunuza bu saat uymuyorsa akşam güneş batınca yapılabilir.
7. gün beden ısıtılır, mümkünse hamama gidilir, Karaciğer, Safra ve Kalın bağırsak, Böbrek, Dalak, Akciğer ve Pankreas ısıtılır. Saat 20:00 den sonra önceden hazırlanmış özel saf 1 bardak 150 gr. Zeytin yağı yudum yudum 20 dk gibi bi sürede 1 bardak 150 gr. taze sıkılmış limon suyuyla birlikte 1yudum zeytin yağı 1yudum limon şeklinde veya karıştırılarak yudum yudum içilir.
Sonra nefes teknikleri yani burnun sol tarafından nefes alıp tutup biraz bekledikten sonra sağından verilir daha sonra aynı işlem sağdan alınıp beklenip soldan verilerek bu işleme 20 dk devam edilir. bu hareket diz üstünde namaz şeklindeki gibi oturularak yapılır.
Not: Alveo bulamayan veya kullanmayanlar sadece belirtilen terkipli su ile de temizlik yapabilirler.
Bu sırada karaciğer ve karın bölgesine termoform konularak sıcak tutulur.Bu pozisyonda önce yarım saat sağ tarafa sonra sol tarafa dönerek Termoformla ısıtma devam ettirilerek uyunur.
8.yani pazartesi günü sabah Dolunay günün sabahı 05-07 arası yukarıda tarif edildiği şekli ile Sulu lavman seti ile detoks yani arınma yapılarak Kozmik Beden temizliği tamamlanmış olur.
8. gün ve sonraki günlerde yemek düzenine, saatine , şekline ve türüne dikkat ederek beslenmeli daha çok hayvansal gıdalardan uzak Sebze , Meyve yenmeli ve suları içilmelidir.
8. gün tam bir boşaltma yapılmadığını düşünenler ve diğerleri 9. gün sabahı da Lavman yapabilirler.
ibrahim saraçoğlu bel ve boyun fıtığı için kırkkilit kürü
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu bel ve boyun fıtığı için kırkkilit bitkisi kürünü öneriyor.
Bel ve boyun fıtığı için 1 su bardağı suya 2-3 yemek kaşığı kırkkilit (atkuyruğu ) bitkisi koyarak 5 dakika kaynatın.
Bel veya boyun fıtığı olan bölgeye dıştan ılık olarak kompres yapın.
Ahmet Maranki Öksürük için pratik bitkisel çözümler
Uzun süren öksürükler bir hastalık olmayıp,çeşitli hastalıkların belirtisidir. Herhangi bir tıbbi hastalığa bağlı olmayan uzun süreli öksürüklerde bazı bitkisel tedaviler uygulanabilir.
oksur Okaliptüs,nane, ıhlamur, zencefil, meyankökü hapları ve şurupları. c vitamini, ıhlamur, zencefil, şahtere, hibiskus, meyankökü öksürük için faydalıdır.
Ihlamur, zencefil, meyankökü birlikte kaynatılırsa etkisi büyük olur.Yulaf samanı çayı ile üzerlik tohumu da kronik bronşite ve öksürüğe iyi gelir.
Öksürük için pratik bitkisel formüller:
* Malzemeler:
2-3 parça parmak ucu kadar zencefil,
iri bir tutam ıhlamur,
1 çay kaşığı hibiskus,
1 çay kaşığı şahtere otu
Uygulanışı: Malzemeler 1 su bardağı kadar suda 3-4 dakika kaynatılır.2-3 dakika demlendirildikten sonra içilir.
Şekeri fazla kullanmak doğru değildir. Çaya nöbetşekeri konulursa öksürüğü azaltır.
* Günde 2-3 kere meyankökü çiğnemek de yararlıdır.
* Zencefil, kekik ve alerjik kökenli olmayan öksürükte karabiber faydalıdır.
* Kronik öksürük için 2 adet karaturp,kabak oyacağı ile 5-6 yerinden oyulur.oyukların içine bal doldurulur ve sadece oyukların üstü turp parçaları ile kapatılarak 24 saat bekletilir.Sonra içindeki sıvı şişeye doldurulur ve günde 3 çorba kaşığı içilir.
* Kuşburnu, ısırgan, zencefil, şahtere ve hibiskus çaylarını içmek de yararlıdır.
* Ebegümeci kaynatılır,zeytinyağı ve limon katılarak bol bol yenirse göğsü yumuşatır.Öksürüğü hafifletir ve balgam söker.
*Toz zencefil ile bal karıştırılarak yenilirse öksürüğe iyi gelir.
Prof. Dr. Ahmet Maranki
Ahmet maranki mide rahatsızlıklarına patates,lahana kürü
Mide rahatsızlıklarında patates tam bir kurtarıcıdır.
Yumruk büyüklüğünde 1 patates,aynı büyüklükte lahana ve bir havucun çiğ olarak suyunu sıkın.Her sabah iki su bardağı kadar için.İçmeden önce 1 tatlı kaşığı zeytinyağını içine ilave edin.Çünki bu karışım içinde bulunan K.D.E vitaminleri yağda çözünürler.
Etiketler:
ahmet maranki,
bitki çayı,
bitki kürü,
lahana kürü,
patates,
sağlık,
şifalı bitkiler
Ahmet Maranki karanfilin faydaları
Karanfil: Zengibar, Filipinler ve Hindistan’da yetiştirilen, kış aylarında yapraklarını dökmeyen bir ağaçtır. Çiçeğinin tomurcuklarına karanfil denilmektedir. Genellikle baharat olarak kullanılmaktadır.
Çiçeklerinden elde edilen karanfil yağının içeriğinde hidrokarbür, euganol, salisilik asid ve karyofilin vardır. Güzel kokuludur. Tadı acıdır.
Karanfilin Faydaları: Mikropları öldürür. Ağrıları dindirir.
Sinirleri uyarır. Hazmı kolaylaştırır.Gaz söktürücüdür.
İştah açar. İshali keser. Bedensel ve zihinsel yorgunlukları gidermekte etkilidir.
Cinsel arzuları kamçılar. Doğumu kolaylaştırır.
Karanfil ağız kokusunu giderir.Karanfil esansı diş macunlarında kullanılır.
Çiçeklerinden elde edilen karanfil yağının içeriğinde hidrokarbür, euganol, salisilik asid ve karyofilin vardır. Güzel kokuludur. Tadı acıdır.
Karanfilin Faydaları: Mikropları öldürür. Ağrıları dindirir.
Sinirleri uyarır. Hazmı kolaylaştırır.Gaz söktürücüdür.
İştah açar. İshali keser. Bedensel ve zihinsel yorgunlukları gidermekte etkilidir.
Cinsel arzuları kamçılar. Doğumu kolaylaştırır.
Karanfil ağız kokusunu giderir.Karanfil esansı diş macunlarında kullanılır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)